Çocukta Çalma-Hırsızlık

Küçük yaştan itibaren, çocuğa mulkiyet kavramı ve mulkiyet ile ilgili haklara saygı gösterme konusu anlatılmalıdır. Gerekli kavram ve alışkanlıkları aşılamakta başarı gösterilmemesi üzerine, çocuklarda çalma davranışı görülür. Doğuştan gelen bir mülkiyet kavramı yoktur. Aksine, çevresine gördüğü, hoşuna giden ya da o sırada ihtiyaç gördüğü eşyayı almaya yeltenme görülür, kendisininmiş gibi benimsemeye çalışır. Düşünmeden kullanmaya girişir. Mulkiyet kavramı, çocuğun gelişimine uygun bir biçimde ailesi veya onu büyüten kişiler tarafından anlamlandırılması gerekir.

5 yaşına kadar görülen çalma olayı çok büyük bir sorun teşkil etmez. Bu yaşa kadar, her nesneye sahip olunamayacağını, bunun ne demek olduğunu, başkalarına ait eşyaların alınamayacağı, çocuğun zihnine oturmalıdır. Bu yaş itibari ile de, bu fikri tam olarak uygulaması gerekir. Bu davranışı öğretmenin en iyi yolu, kendisine ait eşyaların olmasını sağlamak ve belli bir yaşa geldikten sonra kendisine harçlık vermektir. Ayrı bir odası ve çekmeceleri olması da, bu davranışın oluşmasında tetikleyici unsurlardan biridir.

Çocuk, ailedeki herhangi bir bireyin eşyasını izinsiz almaya kalkıştığı zaman, o eşyanın kime ait olduğu ve neden almaması gerektiğini, alacaksa da nasıl alması gerektiği hatırlatılmalıdır. Bu şekilde, çocuk, bunların, izin verildiği zaman ancak ödünç alabileceğini ve başkalarının mülkiyetine saygılı olması gerektiğini öğrenir. Bazı aksaklıklar mutlaka gerçekleşir, ancak bu durum çok abartılmamalı ve endişe duyulmamalıdır, zamanla dürüstlük ve dürüst davranma kavramı çocukta yerleşecektir. Küçük yaştaki çocuklar, anne ve babasını örnek alır; bu yüzden, anne ve babalar da kendisine ait eşya dışında, birinin eşyasını kullandığı zaman, o kişiden izin almalıdır. Bu şekilde çocuğuna iyi bir örnek olacaktır.
Küçük yaşlarda gerçekleşen izinsiz alma eylemi sık rastlanır, ancak bu eylemi “çalma” olarak nitelendirmemek gerekir. Gelişimin ilk evrelerinde çocuk yaşamı, antisosyal karaktere sahiptir. Ancak, gelişim süresinde çocukların büyük bir bölümünü sosyalleşmiş birer birey haline dönüşerek çevresine uyum sağladığı ve nasıl davanış sergilemesi - nasıl davranış sergilememesi gerektiğini, öğrendiği görülür.
Çalma, uyum ve davranış bozukluğu belirtisidir. Bunun bir tehlike arz ettiği bilinmelidir. Yalan, evden ve okuldan kaçma, gece korkuları, takıntı ve saplantılar gibi olumsuz bir sinyal içerir. Böyle bir belirtinin oluşması ya da öteki belirtilerle birleşmesi halinde, pedagojik önlemin alınması gerekir. “Hırsız” sözcüğü, çalmayı alışkanlık haline getiren çocuklar için kulllanılır. Bu tip çocuklarda, anti-sosyal davranış karakteristik özellikler görülür. Çalma eyleminin çeşitleri mevcuttur. Birincisi, çalınan objenin kullanılmasıdır. Bu da kendi içinde üçe ayrılır.
1) Yarar sağlamayan hırsızlık : Çocuklarda genel olarak görülen çalma biçimidir.
2) Cömertlik içeren hırsızlık : Çalınan obje ihtiyacı olan kişilere dağıtılır ve bu hırsızlık etrafındaki kişiler tarafında değer kazanmak için yapılır.
3) Gereksinim hırsızlığı : Yoksulluk ile uğraşan, evden kaçan ya da amaçsız bir şekilde dolaşan çocuklarda görülür. Para hırsızlığı, gereksinim duyulan şey ya da istediği şeyi elde etmek için görülebilir. Ancak hırsızlığın ne kadar yanlış olduğunu öğrenen çocuk, bu gereksinimini hırsızlık yolu ile gidermeye çalışmaz.
İkincisi, patolojik hırsızlıklardır. Bu da kendi içinde dörde ayrılır.
1) Saldırgan hırsızlık: Çocukta, karşısındaki kişiye zarar verme amacı daha baskındır.
2) İçtepkisel hırsızlık : Çalma eylemi düşünülmeden ve plan yapılmadan gerçekleştirilir.
3) Zevk hırsızlığı : Çalma zevki önceliktir. Bu tür hırsızlıklar ergen bireyde ve çete suçlarında görülür. Tehlike ve korkuyu yenme zevki ile birlikte görülür. Yeni ve heyecan verici deneyimler yaşamak ya da çevresine üstünlük ve egemenlik kurmak isteme, bu hırsızlığın nedenini oluşturur.
Bu istekler, çocukta ve ergen kişide, ruhsal bir gereksinimdir. Ancak eğitsel bir faaliyetle giderilmesse, çocuk bunu, çalma yoluyla doyurmaya çalışır. Bu tür hırsızlıklar genelde grup halinde işlenir.
4) Telafi hırsızlığı : Aşağılık duygusu olan, çekingen ve duygusal yapısı olan çocuk ya da geçnş bireylerde görülür. Sevgi eksikliği bu yolla telafi edilir. Kardeş kıskançlığı, kardeşler arası kıyaslama durumunda avunma hırsızlığı olarak da meydana gelebilir.
Çocuk ve gençlerin hırsızlığı, anne ve baba baskısından ya da duygusal bağ eksikliğinden ötürü meydana gelebilen bir davranştır. Hırsızlık, üstün olduğunu kanıtlamak ya da gösterilen yasaklara karşı gelmek için yapılabilir.
Çalma eylemi, hırsızın kişiliğinde gizlenmiş, belli bir saldırganlıkla yüklü davranış bozukluğudur. Hırsızlığın yapısı saldırganlık, saldırganlığın yapısı ise semboliktir. Genç hırsızlarda, yetişkin bireye yakın bir tedavi izlenir. Gelişimi analiz etmek için, ya birebir görüşme gerçekleştirilir ya da oyun ve resimden yararlanılır. Tedavi yönteminde ilk kural, benliği güçlendirmek, benliği zayıflatan iç çatışmayı açığa çıkartmaya dayanır. Bu şekilde anti-sosyal davranış, yerini toplumca kabul görmüş uyumlu davranış biçimine bırakır.
Çocukları, çalma alışkanlığından kurtarmak ve yeniden eğitmek amacıyla alınacak önlemlerin başında, bireysel ve toplumsal haklara saygı göstermeyi ve her istenilene sahip olma dürtüsüne olması gereken miktarda engel koyabilmeyi öğretme denebilir.
Bunun dışında, çocuklara yedi – sekiz yaşlarından itibaren düzenli harçlık verilmesi, eğitmek amacıyla etkili bir yoldur. Harçlık, yaşa, ekonomik olanaklara ve koşullara göre değişkenlik gösterebilir. Çocuklara, bazı isteklerini kontrol etmeyi öğretmek, bu konuda onlara ciddi bir yardımda bulunmak, toplumsal olarak mulkiyet kavramını ve başkalarının mülkiyet haklarına karşı saygıyı oluşturmak, çocuğa verilmesi gereken eğitimin en başında gelir. Bununla beraber, her anne ve baba çocuk için bir modeldir, ve onlar da çocukarına iyi örnek olmalıdırlar. Sağlıklı birer örnek olmadıkça, alınacak önlemlerin hiçbir değeri yoktur. Anne ve babanın kişilik yapıları ve tutumları son derece önemlidir. Davranışlar, dengeli ve tutarlı olmalı, aşırı sevgi ya da katı bir otorite üzerine kurulu olmamalı, anne ve babalar, onları korumaya özen göstermelidirler.