Üç-Dört Yaşındaki Çocuğunuzun Davranışı

Çocuğunuz bebekken ona bakmak çok kolaydı; onu besliyor, altını değiştiriyor, banyo yaptırıyor ve onunla basit oyunlar oynuyordunuz. Muhtaç ve talepkâr olsa bile kötü davranışları yoktu. O iki yaşını bitirdiğinde siz bir gerçekle karşılaştınız: Çocuklar yaramaz olabilirler. Gözlüklerinizi tuvalete atmak, du¬varlara resim çizmek ya da ne kadar yuvarlana- bileceklerini görmek için duvarlara bezelye at¬mak gibi şeyler yapmaya bayılırlar. Ama yine de küçük çocukların bu tür davranışlarında bir masumiyet vardır. Bu yaşta, çocuğunuz genel¬likle yanlış bir şey yaptığını anlamaz. Bilinen bir kuralı çiğnese bile "sadece iki yaşında" diyerek üzülürsünüz. Çocuğunuz okul öncesi yaşa geldiğinde kuralları öğrenmeye başlar. "Vurmak yok! Kelimeleri kul¬lan!" gibi ona kuralları yüzlerce kez tekrarladığınızı düşünebilirsiniz ve belki de gerçekten tekrarlamışsınızdır. Ayrıca çocuğunuz, başka bazı olaylar yü¬zünden azarlanmıştır ve böylece nelerin kötü dav¬ranış olduğunu iyice anlamıştır. Aslında, çoğu okul öncesi çocuğu ve özellikle yaşı daha büyük olanlar kuralları anlarlar ve her fırsatta aktarmaktan zevk alırlar. Siz de onun bu kurallara uyacağını düşüne¬bilirsiniz. Maalesef durum böyle gelişmez.
Bu yaşta kötü davranışı algılamak zordur, çünkü buna katkıda bulunan bir faktör vardır. Onu oyun arkadaşına vururken ya da küçük erkek kardeşine oyuncak fırlatırken gördüğünüzde, "Ama o daha iyi biliyor." diyebilirsiniz. Bu sebepten ve başka sebep¬lerden dolayı, önümüzdeki birkaç yıl boyunca tole-ransınızın limitlerini zorlayacak bazı olaylar yaşaya¬bilirsiniz. Ama eğer bu kurallara uymama halinin ar¬dındaki nedenleri anlar ve onun davranışlarına sa¬kin ve tutarlı (işin zor kısmı!) cevaplar verirseniz, iniş ve çıkışlarla daha kolay başa çıkabilirsiniz. Bu süre boyunca, tünelin sonundaki ışığı düşünün: 5 yaşına geldiklerinde, çoğu çocuk daha iyi davranış aşamasına gelmiş olur.

Dik Kafalı Olmak
Her perşembe akşamüstü en küçük çocuğunuzu çocuk bakıcısı ile bırakarak okul öncesi çocuğunuz¬la baş başa zaman geçirmeye karar verdiniz. Her perşembe öğleden sonra bir hayaliniz olabilir: Park¬ta sevinçle oynadığınızı, film seyrederek kıkırdadığı¬nızı ya da bir dondurmayı paylaştığınızı planlıyor olabilirsiniz. Ve her perşembe öğleden sonra sıkıcı bir gerçekle yüz yüze gelirsiniz: Çocuğunuz park çi¬tine tırmanmayı ister, bir yerlerini çizer ve teselli edilemez bir şekilde ağlamaya başlar; oynayan filmi seyretmek istemez ya da dondurmayı yalamak yeri¬ne, masaya damlata damlata yemenin daha eğlen¬celi olduğuna karar verebilir. Çileden çıkmış bir şe¬kilde kendinize, "Bu çocuk neden böyle?" diye so¬rabilirsiniz.
Bu davranışlarının iyi bir nedeni vardır ve şimdi ortaya çıkmıştır. 2 yaş çocuklarının çok "kötü" bir ünü olmasına rağmen, aslında okul öncesi çocukla¬rı ailelerini yıldırırlar. Ve bunun tek bir nedeni var¬dır: Çünkü bunu yapabilirler. Bu yaştaki çocukların başlıca çabası daha fazla bağımsızlık ve hayatları üzerinde daha kontrollü olma ihtiyacıdır. Siz sürek¬li iyi davranması için ısrar ettiğiniz için o da kendi özerkliğini ortaya koymak ister ve söylediklerinizin tam tersini yapmak zorunda olduğunu hisseder. (Çocuğa bakan asıl kişinin bu tür kötü davranışlara tahammül etmesi gayet normaldir. Kadınlar, çocuk¬larıyla eşlerinden daha fazla zaman geçirirler ve so¬nuç olarak en çok onlar hayır der.) Bu da çocuğu¬nuzun gelişiminin normal ve en önemli yönüdür. Bu yaştaki çocuklar itaat etmenin pek çok yolu¬nu bulabilirler. Ama bazı özel davranış biçimleri de vardır. Bu yüzden, bir daha sadece sizin çocuğunu¬zun kötü davranışları olduğunu ve diğer çocukların evlerinde sessizce oturduğunu, kitap okuyup ailele¬rine "lütfen" ve "teşekkür ederim" dediklerini dü¬şündüğünüzde, bu davranış biçimlerini hatırlayın ve şunu unutmayın: Her küçük çocuk (komşunun me¬leği bile) en az bir kere bu hilelere başvurmuştur.

Mızmızlanmak
"Ama alışverişe gitmek istemiyo¬rum." Bu basit bir cümledir, bir şeyi reddederken genellikle kullandıkları genizden gelen huysuz, bu¬run çekmeler ve incelemelerle süslenmiş bir sesle söylenirse sizi çileden çıkarabilir, neden bu yaştaki çocuklar şikâyetçi ses tonunu benimserler? Genel¬likle bunun nedeni kendilerini ifade etmenin pek çok farklı yolunu denemeleri ve özellikle bu yönte¬min sizin dikkatinizi çektiğini keşfetmeleridir ve ço¬ğunlukla işe yarar. Direncinizi kaybetmeden önce, "Hayır sızlanmak yok. Mızmızlanmak istiyorsan, odana git. Ama eğer ne istediğini güzel bir sesle sö- lersen seni dinlerim." diyerek bu durumu önlemeye çalışın.
Çocuğunuzun isteğini geri çevireceğinizi biliyorsa¬nız, önceden dikkatini dağıtmalısınız. Çünkü büyük bir olasılıkla istediği şey yerine getirilmeyeceği için yeniden mızmızlanacaktır. "Kurabiye pişirmek üze¬reydim. Benim özel asistanım olmak ister misin?" gi¬bi öneriler onun dikkatini dağıtabilir. Bazen, pence¬re pervazındaki bir böcek ya da bir dergideki aslan resmi gibi ilginç bir nesne ya da eğlenceli bir proje onun dikkatini dağıtarak gündemi değiştirebilir. Ayrıca mızmızlanmanın ne kadar sinir bozucu ol¬duğunu göstermek de işe yarayabilir. Çocuğunuzun mutlu olduğu bir zaman mızmızlanarak bir şey söy¬leyin ve daha sonra normal bir sesle tekrarlayın. Sonra, "Mızmızlanmanın neden kulaklarımı acıttığı¬nı anlıyorsun, değil mi? Güzel bir ses duymak daha iyi, değil mi?" sorusunu yöneltin. Mızmızlandığı sıra¬da, siz de mızmızlanarak ona yaptığı şeyin ne kadar sinir bozucu olduğunu göstermek isteyebilirsiniz. Ama bunu yapmayın. Onunla dalga geçtiğinizi düşü¬nebilir, duygulan incinebilir ve her iki durum da asıl konuyu gölgeleyebilir.
Küfür
Küçük çocuklar söylediğiniz her şeyi örnek alır. Çocuğunuz, "Hay Allah! Eldivenlerimi okulda bıraktım." derse, yetişkin gibi konuşması sizi güldü¬rebilir. Ama "B. K. eldivenlerimi okulda unuttum." cümlesi gibi büyük bir olasılıkla duyabileceğiniz bir söz şüphesiz sizi korkutabilir. Hatta serseri olacağı¬nı bile düşünebilirsiniz. Endişelenmeyin. Böyle keli¬meler okul öncesi çocuklar için kötü sayılmaz. Onun için kelimelerin hepsi iyidir ve birbirine eşit¬tir. Özellikle de sizin tarafınızdan kullanıldığını du¬yarsa. Bu yüzden kötü konuşmayı ortadan kaldıra¬cak ilk adım, kendi dilinizi temizlemektir. Çocuklar, duydukları şeyleri tekrarlarlar ve bunu yapmamala¬rını istemek adil olmaz. Çocuğunuzun müstehcen konuşmasını önle¬mek istiyorsanız, aşırı tepki vermekten kaçınmanız gerekir. Sadece tek bir kelimeyle sizi kızdırabileceğini düşünürse, bu kelimeyi tekrar tekrar söyleye¬ceğinden emin olabilirsiniz. Ona basit olarak bazı kelimeleri kullanmanın iyi olmadığını, çünkü bu kelimelerin insanları üzüp kızdırdığını anlatabilir, alternatif kelimeler öğretebilirsiniz: "Vay canına!", "Hay aksi!" gibi. Ara sıra ağzından bu tür kelimeler çıkarsa, sizi toplum içinde utandırsa bile bunu so¬run etmemelisiniz. Sadece ona kuralı hatırlatmalı ve yaptığınız işe devam etmelisiniz. Okul öncesi çocuğu olan herkes sizi anlar ve davranışınızı ga¬ripsemez.

İsim Takmak ve Hakaret Etmek
Okul öncesi çocuk lar kelimelerin gücünü anlarlar ve bunu incitmek için kullanırlar. Bir arkadaşına, "Aptal!" diyebilir ya da "Sen benimle gelemezsin ha ha ha..." diye şarkı söyleyerek kardeşini kızdırabilir. Problem, çocuğu¬nuzun hâlâ empati duygusunu geliştirmemiş olma¬sıdır. Ama "Sopalar ve taşlar benim kemiklerimi kı-rarlar." tekerlemesine rağmen çocuğunuza kullan¬dığı kelimelerle bir çocuğun duygularını incitebile¬ceğini anlatmanız önemlidir. Birisi ona aptal dese ne hissedeceğini sorabilirsi¬niz. Sonra, "Biz arkadaşlarımızla böyle konuşmayız. Arkadaşının kendisini daha iyi hissetmesini sağlaya¬cak bir şey geliyor mu aklına?" diyebilirsiniz. Keli¬melerle, sarılarak ve öperek arkadaşından özür di¬lemesini sağlayabilirsiniz. Ama fikir ondan gelirse, daha etkili olabilir. Yaşayacağı kalp kırıklıklarını azaltmak için iyi bir örnek olmanız gerekir. Ne söy¬lediğinize dikkat etmeli ve örneğin, bir çizgi film ka¬rakterinin kötü bir şey söylediğini duyarsanız bunu bir öğretme fırsatı olarak değerlendirmelisiniz. Ço¬cuğunuza bu kelimenin kötü olduğunu söyleyip, "Bu kelimeyi kullanmak iyi olmaz, çünkü birisini üzebilir." hatırlatması yapabilirsiniz.
Cevap Vermek
Çocuğunuza giysilerini giymesini söylediğinizde, "Hayır! Okula pijamalarımla gitmek istiyorum." diyebilir. Dişlerini fırçalama zamanı ol¬duğunu söylediğinizde, "Fırçalamak zorunda deği¬lim. Beni zorlayamazsın." diyebilir. Beş dakika için¬de arkadaşlarına veda etmesi gerektiğini söylediği¬nizde, "Hayır on dakika." diyebilir. Okul öncesi yıl¬larda en basit işler bile en zor savaşlar haline dönüşebilir. Bunun nedeni hem çocuğunuzun işbirliği yapmayı reddetmesi, hem de işbirliği yapmasını reddettiği tavırdır. Neredeyse her şey için hâlâ size bağlı olan bu küçük yaratığın, böyle saygısız bir ses tonu kullanması insanı deli eder. Ama böyle küstah olmasının bir nedeni var: Bağımsızlığını ortaya ko¬yuyor ve yeni bulduğu gücünü kullanıyor. Kaba davranışlara tahammül etmek zorunda de¬ğilsiniz. "Şimdi giyinmek istemediğini anlıyorum, ama ses tonunu sevmedim." dedikten sonra neden istediğiniz şeyi yapması gerektiğini açıklayabilirsi¬niz: "Giysilerini giymelisin, çünkü çocuklar anaoku¬luna pijamayla gidemez." Ondan istediğiniz şeyin nedenini bilirse, kabul etmesi daha kolay olabilir. Çocuğunuz mızmızlanmaya devam ederse, ona bi¬raz süre tanıyın (her yaş için bir dakika) ve "Sen ki¬bar konuşuncaya kadar yalnız kalmaya ihtiyacım var." deyin.
Aşırmak
Çocuğunuza, ancak yemek yedikten sonra kurabiye yiyebileceğini söylerseniz beş dakika son¬ra tezgâhın üstünde kırıntılar ve yüzünde suçlu bir ifade olan çocuğunuzu bulursunuz. Bilinçli olacak kötü davranışlar genellikle bu yaşta ortaya çıkar. Çünkü daha fazla bağımsızlık isterler. Sabrınızı ve kurallarınızı sınayan şeyler yaparlar. Çocuğunuzun davranışları için doğal sonuçlar hazırlayarak sinsi ta¬vırları önleyin. Kurabiye hırsızı, yemekten önce bir tane aşırırsa, yemekten sonra başka kurabiye yiye¬mez. Kararlı olun. Vazgeçerseniz, sadece onun ta¬vırlarını kuvvetlendirirsiniz. Kurallara uymadığı za¬man cezalandırılacağını bilmesi çok önemlidir.