Bebek Molaları
Doğal ebeveynlikte hayatta kalabilmek için şu tavsiyeyi aklı¬nızdan çıkarmayın: Bebeğinizin en çok ihtiyaç duyduğu şey, mut¬lu ve iyi dinlenmiş bir annedir. Anneler "Annelik" yapmak için o ka¬dar çok zaman harcarlar ki, bir insan veya eş olarak kendilerine ayıracak zamanları kalmaz. Bebeğinizden mola almak için şunla¬rı deneyebilirsiniz:• Yürüyüşe çıkın. Bebeğinizi her gün askısıyla dışarıda gezdir¬menin yanında, eşiniz bebekle oynarken siz de arada bir yalnız yürüyüşe çıkın.
• Duş alın. Bebeğiniz huysuzlanıyor olsa bile eğer duş almaya ihtiyacınız varsa veya istiyor¬sanız, bunu yapın. Bebeğinizi oturağında yere koyun ve sizi izle¬mesine izin verin. Genellikle akan suyun sesi ve duş alırken şarkı söylemek gibi sizin yapabileceğiniz bazı maskaralıklar bebeğinizi sakinleştirecektir. Eğer bebeğinizin de hoşuna gidiyorsa onunla birlikte duş alabilirsiniz veya huzursuz olduğu günlerde birlikte kü¬vete girerek "su terapisi" yapabilirsiniz.
• Emzirirken uyuyun. Bebeğinizin çok talepkâr olduğunda, me¬sela bir büyüme atağına girip bütün gün ve gece maratonda gibi meme emmek istediği günlerde, kendinizi en yorgun hissettiğiniz anlarda bebeğinizle birlikte yatın. Bebeğinizin uyuduğu saatlerde "bir şeyleri nihayet bitirebilme" dürtünüzü bastırın ve bebeğinizle birlikte uyuyun.
• Yardımcı tutun. Eğer eşiniz gün içinde yeni yürümeye başla¬yan çocuğunuzla ilgilenebilecek durumda değilse, haftada en az bir kez evinize gelip birkaç saat çocuğunuzla oynayacak genç bir öğrenci bulabilirsiniz. Siz de bu arada sadece kendiniz için bir şeyler yapabilirsiniz; bu sadece küvette yatıp müzik dinlemek, açık havada egzersiz yapmak, bir spa salonuna gitmek veya alış¬verişe çıkmak bile olabilir.
• Hobilerinize zaman ayırın. Bebeğiniz dünyaya gelmeden ön¬ce ilgilendiğiniz bir hobi varsa ve buna geçici olarak ara verdiyse¬niz, yeniden başlayın.
• Bir kursa yazılın, ilginizi çeken bir alanda (dans, caz, aerobik vs) akşam kurslarına veya bir eğitim programına yazılabilirsiniz. Bu kurs sadece anne için olmalıdır. Siz kurstayken bebeğiniz de evde babasıyla zaman geçirebilir.
• Sosyalleşin. Yeni anne olan başka kadınlarla, mesela doğum kurslarında tanıştığınız kişilerle iletişime geçin ve haftada bir öğle yemeği için buluşun. Bebeğiniz küçükse onu da rahatlıkla yanınız¬da götürebilirsiniz; ama eğer çocuklarınız biraz daha büyükse, on¬ları ortaklaşa tuttuğunuz bir bakıcıya bırakabilirsiniz.
• Ruhani olun. Annelik her ne kadar ruhani anlamda insanı ye¬nileyen bir deneyim olsa da, yeni anne olan kadınların çoğu ilk ay¬larda kendilerini bebek bakımına çok fazla kaptırırlar ve kendi ruh sağlıklarıyla ilgilenmeyi unuturlar. Arada bir küçük molalar verip dua etmek veya meditasyon yapmak, sizin ve bebeğinizin ihtiyaç duyduğunuz o içsel huzuru kazanmanıza yardımcı olacaktır.
• Güzellik salonuna gidin. Saçınızın modelini değiştirip kendini¬zi şımartın veya manikür pedikür yaptırın.
• Biraz dinlenin. Mola verdiğiniz zamanlarda, dışarı çıkıp bir şeyler yapmak zorunda değilsiniz. Bazen sadece yatak odasının kapısını kapatıp o çok ihtiyaç duyduğunuz uykuyu çekmek (rahat¬sız edilmeden), doktorunuzun sizden yapmanızı istediği bir şey olabilir. Veya elinize bir kitap alıp rahatlayın. E-postalarınıza bakın veya bir arkadaşınızla telefonda sohbet edin.
• Hayatınızda ilgilenmenizi gerektiren başka sorunlar varsa, mese¬la ekonomik baskılar, hasta bir ebeveyn veya diğer küçük çocuğu¬nuzun çok talepkâr olması gibi, yardım alabilmek için elinizden ge-leni yapın. Stresinizi olabildiğince azaltmaya çalışın ki enerjinizin tamamını bebeğinize ve ailenize verebilesiniz. Yeni yürümeye başlayan veya okulöncesi çağında olan bir ço¬cuk, sizin yoğun ilginize ihtiyaç duyar. Ve gerçekten ihtiyaç duydu¬ğu şey, ona süslü bir kostüm dikmeniz veya 20 kişilik bir doğum günü partisi düzenlemeniz değildir.
• Önceliklerinizi belirleyin. Eğer kötü bir gün geçiriyorsanız, mesela öğleden sonra saat 2 olduğu halde hâlâ geceliğinizi çıkaramamışsanız, yerleri yapış yapış olan mutfaktan geçip bebeğinizi öğleden beri üçüncü kez yeniden emzirmek için sallanan sandalyeye oturmaya gidiyorsanız, hiçbir işi bitiremediğinizi düşünebilirsiniz. Üstelik, bebek sakinleştikten sonra boş kalan zamanınızda neler yapmanız gerektiği¬ni aklınızdan geçiriyor olabilirsiniz. Önceliklerinizin bilincinde olmanız size yardımcı olacaktır. Bunu nasıl yapacaksınız? işte bazı ipuçları:
• Önceliği işlere değil, insanlara verin. Bu ufak tavsiye, bebekleri bütün bir haftayı hasta ve huysuz geçirirken ve evdeki dağınık¬lık giderek artarken, birçok annenin işine yaramıştır. İnsanların ihtiyaçları en önemlisidir: Bebeğin rahatlatılmaya, annenin bir¬kaç dakika dinlenmeye ve babanın da konuşacak birine ihtiya¬cı vardır. Herkesin bir şeyler yemeye ihtiyacı vardır; akşam ye¬meği için bir şeyler hazırlamak gerekir, ama çok da şaşaalı bir yemek hazırlamaya gerek yoktur.
• Listeler yapın. Yapmanız gereken her şeyi liste haline getirin ve sonra bu listeyi gözden geçirin. İşleri önceliklerine göre sırala¬yın; bir yıldız, iki yıldız ve üç yıldız olarak. Sadece en önemli olan şeyleri yapın ve gerisini kafanıza takmayın. Listenizdeki bazı işleri başkalarına devredip devredemeyeceğinizi düşü¬nün; mesela kocanız, komşunuz, anneniz veya bir arkadaşı¬nız gibi. Sonra bu kişiler için liste yapın. Bebeğinizin annesi olarak sadece sizin yapabileceğiniz işler aslında çok azdır; as¬lında sizin sadece bebeğinizi emzirmek, rahatlatmak ve askı- sıyla taşımak gibi işlerle ilgilenmeniz gerekir.
• İşlerinizi azaltın. Bebeğiniz günde 12 kez meme emiyorsa ve al¬tının da en az bu kadar çok değiştirilmesi gerekiyorsa, başka işlerle ilgilenecek zamanınız kalmaz. Yapılacak işleri bir liste ha¬line getirirken, bunların ufak tefek işler olmasına dikkat edin. Böylece her gün bazı işlerin üzerini çizebilmiş olmanın tatminini duyabilirsiniz (bunlar büyük bir işin parçaları olsa bile).
• Hayır demeyi öğrenin. Yeni bir bebek dışarıdan gelen istekle¬re hayır demek için iyi bir bahanedir: "Hayır, maalesef kermes¬te satmak için kurabiye yapacak zamanım yok. Bebeğimiz daha çok küçük" veya "Hayır bu sene kulübe katılamayaca¬ğım. Akşamlan genellikle evde kocam ve bebeğimle zaman geçiriyorum." Kendi taleplerinize de hayır deyin: "Hayır, bu se¬ne oturma odasını yeniden dekore edemem. Bu dönemi an¬neliğin tadını çıkararak geçirmek istiyorum."
• Her gün kendinize zaman ayırın. Eğer bu kadar önemli olma¬saydı, bunu bu kadar sık tekrarlamazdık. Kendinize iyi bakmadığı¬nız sürece, bebeğinize de iyi bir anne olamazsınız. Kendinize iyi bakmak sizin görevinizdir. Böylece bebeğinizin tüm ihtiyaçlarının karşılanacağından emin olabilirsiniz. Bebeğinizin uyku saatlerinde keyif aldığınız, ruhunuzu tazeleyen bir şeyler yapın. Eşinize de her gün bebekle ilgilenmesi için fırsat verin ve siz de bu arada yürüyü¬şe çıkın veya köpük banyosu yapın. Bebeğiniz meme emerken gü¬zel bir kitap okuyun. Sevdiğiniz bir filmi kiralayıp gece seyredin. (Er¬tesi gün bebeğinizle birlikte uyuyup eksik kalan uykunuzu telafi edebilirsiniz.) Marketten sevdiğiniz sağlıklı yiyecekler alın ve öğle yemeğinde bunların keyfini çıkarın. Kendinize iyi davranın, çünkü siz bebeğiniz için çok önemlisiniz.
• Dışarı çıkın. Kendinizi evde tek başınıza hapsolmuş hissetmeyin. Bebeğinizi de alıp dışarı çıkın, bir yerlere gidin. Eğer bebeğinizi de yanınızda götürürseniz, markete gitmek bile ilginç bir deneyim ola-bilir. Parka, kütüphaneye, kafeye gidin. Başka annelerle tanışabile¬ceğiniz yerlere gidin. Etrafınızda konuşacak kimse olmadan bütün günü evde bebekle geçirmek zordur.
• Mükemmeliyetçilikten vazgeçin. Doğal ebeveynliği benimseyen anneler kendilerine oldukça yüksek hedefler belirlerler. Çocuklarına iyi bir anne olmak ve her şeyi "doğru" yapmak isterler. Bu mümkün değildir. Hiç kimsenin kendisi veya aile hayatı üzerinde bu tür bir kontrolü olamaz.
• Anın tadını çıkarın. Doğal ebeveynlik yaklaşımı bebeğinize daha verici olmayı istemenizi sağlayan bazı ödüller sunar ve işinizi kolaylaştırır, ama öncelikle bu ödüller karşınıza çıktığında bunların farkına varabilmeniz gerekir. Mesela gece yarısı bebeğinizi emzirirken veya yatma saatinde onu uyutmak için gezdirirken, yapamadığınız şeyleri düşünmeyin veya uykusuz kaldığınız için endişelenmeyin. Sadece, bebeğiniz kollarınızda rahatlarken bu huzur veren anın tadını çıkarın.
Bebek Eğitimi Yaklaşımında Yanlış Olan Nedir?
Bebek eğitimi konusuna bir bilim insanının, bir annenin veya sağduyu sahibi sıradan birinin bakış açısıyla yaklaşabilirsiniz. Ne düşünürseniz düşünün, bebek eğitiminin bebek yetiştirme konusunda mantıklı bir yaklaşım olmadığına dair birçok neden bulursunuz.
Annelerin biyolojisi diyor ki: Bebek eğitimi yaklaşımı bir annenin biyolojisine uygun değildir; özellikle de emziren bir annenin biyolojisine. Ve bebekler de emzirilmek üzere tasarlandıkları için, anne sü¬tünün nasıl salgılandığı bir bebeğin ihtiyaçlarının nasıl en iyi şekilde karşılanabileceğine dair bize bir şeyler anlatır.
Bilim diyor ki:
İyi bilim doğal ebeveynliği destekler. Bebek eğiticilerinin tavsiyelerini destekleyen hiçbir araştırma yoktur.
Bebek Eğiticilerinin Profili
Resmi bebek eğiticilerinin çoğu otoriter erkeklerdir. Bu kişiler kendilerini tavsiye vermeye o denli kaptırmışlardır ki yanlış olabileceklerini gösteren bilimsel verileri bile göz ardı ederler. Hatta bazı bebek eğiticileri kendi tavsiyelerini herhangi bir bilimsel standarda dayandırmak yerine, bilimi tamamen hiçe sayarlar.
Hiçbir ehliyeti olmayan bebek eğiticilerinin yanında bir de be¬bek eğitimini destekleyen, zengin bir akademik geçmişi ve üst dü¬zey akademik görevleri bulunan psikologlar veya pediatrlar vardır. Annelerin ve bebeklerin gerçekte nasıl olduklarından öylesine uzaklaşmışlardır ki, verdikleri tavsiyeler günlük hayattaki ebeveynliğin gerçekliğini hiçbir şekilde yansıtmaz. Onların tavsiyeleri genellikle kendi branşlarında karşılaştıkları birtakım vakalara yönelik¬tir ve bu vakalar da genellikle en zorlu ve sıra dışı sorunları içerir. Ölçülebilen gerçeklikleri önemsemezler; mesela bir annenin sez¬gileri ve anneliğin getirdiği duyarlılık gibi. Bebek bakımını bir sanat gibi değil, bir bilim olarak ele alırlar ve bebekleri insan olarak de¬ğil birer proje olarak görürler. Ve bebeklerin, eğiticilerin belirlediği kurallara uymalarını beklerler. Bebek eğiticileri kişilik farklılıkları karşısında sıfır tolerans gösterirler ve anneliğe özgü duyarlılık ve bebeklerin ihtiyaç seviyeleri arasındaki farkları hiç önemsemezler. Herkese aynı kalıpla yaklaşmak, onlara daha bilimsel gelir. Ebeveynlik tarihinin de bize gösterdiği gibi, bebek eğitimi yaklaşımı gelecek yüzyıl içinde popüler¬liğini kazanıp kaybetmeye devam edecektir, tıpkı geçmişte olduğu gibi. Ebeveynlere özgü duyarlılığın dengeli bir seviyede tutulup, ne doğal ebeveynlik ne de bebek eğiticiliği yaklaşımlarında aşırıya kaçılmamasını dilemekten başka yapacak bir şey yok.
Süt üretmek ve vermek için gereken hormonlar, yani prolaktin ve oksitosin, bebek meme emerken salgılanır. Ama bu hormonların bi¬yolojik ömrü çok kısadır. Diğer bir deyişle, genellikle birkaç dakika içinde vücuttan atılırlar. Bu nedenle, hormon seviyesini yüksek tu¬tabilmek için sık sık emzirmek gerekir. Bebek eğiticilerinin tavsiye ettiği gibi mesafeli ve katı kurallar çerçevesinde ebeveynlik yapmak, insanların yavrularını yetiştirme doğalarına uygun değildir. Ayrıca anne sütünün hızla sindirilmesi de annelerin ve bebeklerin birbirlerine yakın olmaları gerektiğini gösteren bir diğer gerçektir. Annenin hormonları bebeğine yakın olması gerektiğini söyler ve bebeğin mi¬nik midesi de annesinin yakınında olmayı istemesini sağlar.
Peki bir anne vücudunun verdiği biyolojik işaretleri göz ardı eder¬se ne olur? Bu durumda ya vücudu işaret vermeyi bırakır (yani süt üretimi durur) ya da bu işaretlere karşı duyarsızlaşır. Bebek eğitimi yaklaşımının neden olduğu şeylerden biri budur. Duyarsızlaşmaya yol açar. İşaretleri uzun süre görmezden gelince, bunları yorumla¬ma yeteneğinizi de kaybedersiniz. Sonra da, bebeğinize nasıl ba¬kacağınız konusunda hazır programlara uymak ve dışarıdan gelen tavsiyeleri dinlemek zorunda kalırsınız.
Annelerin duyarlılığı diyor ki: Bir anne vücudunun verdiği biyo¬lojik işaretlere ne kadar çok cevap verirse, bunlara güvenmeyi de o kadar çok öğrenir ve bunun faydasını görür. Doğal ebeveynlik yaklaşımı annelere, içlerindeki hikmete güvenmeyi öğretir ve bu saye¬de birçok açıdan ödüllendirilirler. Bebek eğitimi yaklaşımı İse anne¬lere kitaplara ve hazır programlara veya bebek eğiticisinin sözlerine güvenmeyi öğretir. Ebeveynlerin çocuklarını gerçekten tanıyıp anla¬malarını sağlayan bu karmaşık sistemi tamamen devre dışı bırakır.
Doğal ebeveynliği tek kelimeyle tanımlasaydık, bu duyarlılık olur¬du. Duyarlılık bebeğinizi hissetmeniz (onun ihtiyaçlarını hissetmeniz) ve bu hislerinize güvenmeniz demektir. Duyarlılık çocuğunuzu anlamanıza, onun davranışlarını ve tepkile¬rini öngörebilmenize ve ihtiyaçlarını doğru bir şekilde karşılamanıza yardımcı olur. Bebek eğitimi yaklaşımını tek kelimeyle tanımlasaydık, bu duyar¬sızlık olurdu. Bebek eğitimi yaklaşımı anne ile bebek arasına mesafe koyar ve sonuçta da anne duyarlılığını -bebeğinin ihtiyaçlarını içgü¬düsel olarak hissetme becerisini- kaybeder. Duyarsızlık karşılıklı gü¬vensizliğe yol açar. Bebek, ihtiyaçlarının karşılanması konusunda ona bakan kişilere olan güvenini kaybeder. Anne ise, bebeğinin ihtiyaçla¬rını anlama ve karşılama konusunda kendine güvenini kaybeder.
Sağduyu diyor ki: Bebek mobilyaları, formül mamalar, ebeveyn¬lere yönelik kitaplarla tanışmamış geleneksel kültürlerde şımartma kelimesinin karşılığı bile yoktur. Geleneksel kültürlerde annelere ço¬cuklarını şımartmaktan ve kendilerini onlara teslim etmekten bahse¬dildiğinde, bu düşünceleri saçmalık olarak görürler. Mantıklı olan bebeğin ihtiyaçlarına cevap vermektir. Anne ve bebek rahatlayıp birbirlerinden keyif aldıklarında, herkes daha mutlu olur. Bir bebek gibi düşünebilmek için sağduyunuzu kullanın. Doğal ebeveynlikle İlgili aşağıdaki gözlemlerde gerçeği bulacaksınız. (Bu tavsiyeleri, psikolojik olarak tercüme ettik.)
Bebeğiniz küçükken onu kucağınıza alın ki büyüdüğünde daha kolay bırakabilesiniz.
Tercümesi: Erken yaşlardaki bağımlılık ileride bağımsızlaşmayı sağlar.
Bebeğiniz küçükken ona kulak verin ki, büyüdüğünde o da sizi dinlesin.
Tercümesi: Güven iletişim kurulmasını sağlar.
Çocuğunuza zaman ayırmayı ya onun hayatının başında ya da sonrasında tercih edebilirsiniz.
Tercümesi: Kolay bir bebek zor bir ergen haline gelebilir.
Konular
- Çocuklarınıza Dürüstlüğü ve Sorumluluğu Öğretmek
- 1-3 Yaş Bebek Gelişimi
- Çocuklar İçin Oyuncak Seçimi ve Önemi
- Çocuğunuzu Yetiştirmek (12- 24 Ay Arası)
- Kaka Yapmak Hakkında Konuşmak
- Bebek Eğitimi ve Gelişimi
- Bebek Eğitimi Gerçekten İşe Yarar mı?
- Bebek Molaları
- 0-3 Yaş Arası Çocuk Gelişimi Basamakları
- Emeklemeye Başlamak
- Bebeklerde Saç ve Tırnak Bakımı
- Çocuklarda Diş Gıcırdatma
- Çocuğunuz ve Tuvalet Eğitimi
- Refleksler ve Hareket Gelişimi
- Oyunun Gücü
- Okul Öncesi Çocuklarında "Hiper"aktivite
- Çocuklarda Doğruluk Gereksinimi Duyma
- Üç-Dört Yaşındaki Çocuğunuzun Gelişen Bağımsızlığı
- Üç-Dört Yaşındaki Çocuğunuzun İletişim/Konuşma Becerisi
- Üç-Dört Yaşındaki Çocuğunuzun Davranışı
- Üç-Dört Yaşındaki Çocuğunuzun Kişiliği
- Çocuklar ve Bağımsızlık İstekleri
- Çocuklarda Korku Duyma
- Çocuk Gelişiminde Psikolojik Yaklaşımlar
- 3-4 Yaşındaki Çocuklarda Bağımsızlık ve Korunma İkilemi
- 3-4 Yaşındaki Çocuklarda Hayali Arkadaşlar
- Üç-Dört Yaşındaki Çocuğunuzun Hayal Dünyası
- Üç-Dört Yaşındaki Çocuğunuzun En Bilindik Korkuları
- Çocuklarda Görülen Agresif Davranış Problemleri
- Çocukları Tehdit Ederken Dikkat Edin!