Oyunun Gücü
Çocuklar doğuştan öğrencidir. Yeni bir bilgi ona sıkıcı gözükmez ve mutlaka ilgisini çeker. Zorlanma¬dıkları veya acele ettirilmedikleri sürece her şeyi öğrenmek isterler. Çocuğunuza oynaması, deney yapması, yaratması ve kirlenmesi için zaman tanı¬yarak ona yeni beceriler ve bilgiler öğrenebilmesi için en iyi fırsatı vermiş olursunuz ve o da hayatı boyunca iyi bir öğrenci olur.Yazılarımızın başında çocuğunuza resmi ve siste¬matik olarak bir şey öğretmenize gerek olmadığın¬dan söz etmiştik. Bunu tekrarlamakta fayda var. Oyun kartları ve ezber projeleri bu yaştaki çocuklar için fazla akademiktir. 4-6 yaş çocuklar üzerinde yapılan araştırmalar, ağır akademik ortamlarda çocuk¬ların daha az yaratıcı ve daha çok tedirgin oldukla¬rını ortaya koymuştur. Küçük çocuklar oyun ile öğ¬renmeye teşvik edildiklerinde, daha iyi öğreniyorlar ve öğrenmeye daha iyi tepki veriyorlar. Çocuğunuz boyarken, bir süper kahraman gibi davranırken hiçbir şey öğrenmiyormuş gibi gözüke¬bilir, ama biz yetişkinlerin öğrenme tanımı küçük çocuklar için fazla serttir. Sizin küçük ressamınız resim yaparken renkleri ve dokuyu, bloklardan bir şeyler inşa ederken şekil ve dengeyi, süper kahra¬manken iyi-kötü ve zayıf-güçlü gibi kavramları keş¬feder. Her çeşit oyun sırasında, çocuklar, konsant¬rasyon ve sabretmeyi öğrenirler, kendilerine olan güvenleri gelişir ve problem çözmeyi geliştirirler.
Çocuğunuzun oynadığı oyundan en iyi şekilde yararlanmasını istiyorsanız ona çeşitli oyuncaklar verin. Ona bir bebek evi vermek yerine hayal gücü¬nü kullanabileceği bir bebek ve bir kutu verebilirsi¬niz. Ayrıca duygusal ve fiziksel olarak kullanmak için epey boş alana da ihtiyacı olacaktır. Ortalığı kir¬letmekten kaçınan bir çocuk, doğal olarak oynar¬ken kendini kısıtlanmış hissedecektir. Bu yüzden bir süre onun bir karmaşa yaratmasına izin verin. (Elbette sonra temizliğe yardım etmesi şartıyla.) Ayrıca oyun oynarken neler olduğunu anlatması için ona cesaret verebilirsiniz. Okul öncesi çocuklar oyun oynarken etrafta birisinin olmasını istemezler, ama yine de arada bir neler olduğunu sorabilirsiniz. "Bu kalede kim yaşıyor?", "Bebeğin ne yiyor?", "O parçanın yap-bozun doğru parçası olduğunu nere¬den bildin?" gibi. Eğer sizin de oyuna Katılmanızı isterse, katılın. Çocuğunuz sizi seyrederek kendini ifade etmenin değişik yollarını öğrenir. Siz sadece içgüdülerinizle oyuna katılın. Oyunun sorumluluğunu çocuğunuza bırakın ve siz yalnız çocuğunuzun yeni fikirler oluşturmasını sağlayacak sorular sorun ve yorumlarınızı söyleyin.
Çocuğunuzu Problem Çözmeye Teşvik Etmek
Çocuğunuzun problem çözmesine fırsat tanımak onun zekâsını geliştirmenin en iyi yollarından biri¬dir. Problem çözme becerisi henüz gelişmemiş kü¬çük bir çocuk için bir problemle yüz yüze kalmak epey can sıkıcı olabilir. Dengede durmayan bir blok veya oyuncak bebeğin kafasından geçmeyen bir el¬bise gibi problemlerle karşılaştığında sizin yardımı¬nızı isteyecektir. Siz de ona yardım etmek isteyebi¬lirsiniz, ama bu yaklaşım uzun vadede ona iyilik ol¬maz. Böyle durumlarda ona yardım etmenin en iyi yo¬lu sorular sorup, onu yönlendirerek doğru çözümü bulmasına yardım etmektir. Örneğin, çocuğunuz küçük bir bloğun üstüne büyüğü yerleştirmeye çalı¬şıyorsa, daha iyi temel olacak başka bir bloğun olup olmadığını sorabilirsiniz. Okul öncesi çocuklar genellikle temeli genişlettiklerinde, yapının daha kuvvetli olacağını fark ederler.
Çocuğunuzun yaratıcı çabalarına ilgi göstererek problem çözme becerisini geliştirebilirsiniz. Eğer çocuğunuz bir kitap yapmak isterse, ondan size bir hikâye anlatmasını isteyin, hikâyeye uygun bir de resim çizdirdikten sonra sayfaları bir araya getirme¬sine yardımcı olun. Böyle orijinal projeler hem ona başarılı olduğu hissini verir hem de yoktan bir şey var edebileceğini gösterir, kendine ve becerilerine güvenmesini sağlar.
Çocuğunuzun Anlamasına Yardım Etmek
Sembolleri yeni algılama tarzlarına rağmen, okul öncesi çocuklar hâlâ somut düşünürler. Çocuğunuz bir şeyi en iyi kendi deneyimi ile öğrenir. Bu yüzden onun yeni bir şey öğrenmesini istiyorsanız, anlat¬mak yerine, göstermek en iyisidir. Yani ona soyut bir kavram anlatmak istiyorsanız kendi hayatından bir örnek vermeniz iyi olur. Örneğin, "sevgi" kelime¬sinin anlamını öğrenmek istiyorsa, şöyle diyebilirsi¬niz: "Çok mutlu olduğun ve bana sarılmak istediğin zaman nasıl hissettiğini biliyor musun? İşte sevgi onun gibi bir şey." Ona bilmediği bir rengi, şekli ya da dokuyu an¬latmaya çalışıyorsanız, "Oval, çekilmiş bir daire gi¬bidir." demek yerine ona göstermek daha çok işe yarayabilir.
Anaokulu Seçmek
Bu yaştaki çocukların çoğu anaokuluna gitmeyi severler. Çünkü yaşıtları ile ile¬tişim kurabilirler. Orada birçok proje gerçekleştirirler ve yeni deneyimler ya¬şarlar. Eğer okuldaki program iyi ise bütün bunları bir profesyonelin dikkatli gözleri önünde yaşarlar ve bu gözler, bilgiye olan sonsuz macerasında ona yardım eder. Çocukların bu yaşta oyunlar aracılığı ile öğrenmesi çok önemlidir, bu yüz¬den anaokulunu seçerken çok dikkatli olmalısınız. Akademik ortamı okul gibi olan anaokulu en iyisi olmayabilir. İyi bir anaokulu şu özelliklere sahip olma¬lıdır.
Ders Programı
• Öğrenme kişisel deneyim ile gerçekleşir. Çocuklar odada dolaşıp, etraftaki malzemeleri özgürce kullanmalıdır. Çocuklara sanat faaliyetleri, oyuncak bebekleri giydirip-soyma, yap-boz ve bloklarla oynama, çamurdan şekil yapma ve okuma fırsatları verilmelidir.
• Çocuklara sınıf içinde kişisel deneyimlerini anlatma, sanat projelerini açık¬lama ve evden getirdikleri özel şeyleri gösterme fırsatı tanınmalıdır.
• Çocuklar içeride ve dışarıda oynayabilmelidir.
• Çocukların gündelik aktiviteleri makas kullanma, fırça ile boyama ve yap- boz yapma gibi ve dans etme ve yapılara tırmanma gibi şeyler içermelidir.
• Anaokulunun programı, okuma, kitaplara bakma ve hikâye uydurma gibi dil odaklı aktiviteler içermelidir.
Öğretmen
• Öğretmenler küçük çocukların eğitimi hakkında profesyonel eğitim almalı¬dır.
• Öğretmen çocuklarla hem grup olarak hem de bire bir ilgilenmelidir. Çocuk konuşurken, öğretmen onu dikkatle dinlemeli ve onun yaptıklarını ve ko¬nuşmasını takdir ederek cesaretlendirmelidir. Bu yaştaki çocuklar, kendile¬rini güvende hissetmek için hâlâ yardım ve ilgiye ihtiyaç duyarlar. Öğret-men sayısının öğrenciye göre az olduğu bir anaokulunda, utangaç veya içi¬ne kapanık bir çocuk gereci ilgiyi görmeyebilir.
• Öğretmenler gündelik program4onusunda net ve düzenli olmalıdır (çünkü çocuklar yapacakları şeyleri bildikleri zaman kendilerini daha fazla güven¬de hissederler), ama gerekli gördüklerinde de aktiviteleri değiştirmelidir.
• Öğretmenler disiplin gerektiren durumlarda katı olmalıdır, ama çocukları asla küçümsememeli ya da fiziksel olarak cezalandırmamalıdır.
Fiziksel, Duygusal ya da Bilinçsel Gelişimde Cinsi¬yet Farklılıkları
Oğlanlarla kızların fiziksel gelişimleri farklılık göste¬rir. Oğlanlar kızlardan daha uzun boylu ve ağırdır, daha güçlü kaslara sahiptir. Bu farklılık 12 ay ila 24 ay arasında belirginleşir. Her iki cinsiyetten çocuk için hareketlilik birinci planda olduğu için oğlanlar¬la kızlar, fiziksel aktivite düzeyi bakımından eşittir¬ler. Hareketlerinin arasındaki fark henüz tam olarak görünmez. Oğlanlar daha çok tekme atmak ya da kollarını sallamak gibi ağır hareketlerle kendilerini gösterirken kızlar bir bardağı kavramak gibi hafif hareket becerilerine daha erken yönelirler. Kızların fiziksel yapısı daha uyumludur, kendilerini sözcük¬lerle ve gülümsemeyle ifade etmeye eğilimlidirler.
Araştırmalara göre kızlar erken elde ettikleri sosyal becerileri sayesinde anne-babalarının konuşmaları¬na daha çok dikkat ederler; bu da oğlanlarla kızla¬rın arasındaki farkın giderek açılmasına neden olur. Başka bir deyişle kızlar daha erken ve daha sık ko¬nuştukları için anne-baba onlarla daha çok konuşa¬rak onların bu eğilimini desteklemiş olurlar. Oğlan anne-babaları çocuklarıyla sözlü iletişime girebil¬mek için fırsat yaratmak zorundadırlar. Aynı şekilde kız çocuğu olanlar da kızlarının tüm vücutlarını kul¬lanarak bir harekete giriştiğini görmeleri için fırsat yaratmak durumundadırlar, böylece ona ağır hare¬ket becerilerini geliştirme olanağı da sağlamış olur¬lar. Birinci yaş devresinde çocuğunuz oğlan ya da kız olmanın ne demek olduğuyla ilgili fikirler oluştur¬maya başladığında onu kendi cinslerine özgü aktivitelerle sınırlandırmamanız çok önemlidir. Her ikisi de hem oyuncak bebek ve çay takımlarıyla, hem de kamyonlarla ve toplarla oynayabilmelidirler, böylece kişilikleri ve fiziksel becerileri her yönden gelişe¬bilir. Oğlanların da kızların da her türlü duyguyu tat¬masına izin verilmelidir; oğlanların ağlaması doğal karşılanmalı, kızlardan da her zaman uyumlu olma¬ları beklenmemelidir.
Çocuğunuzun cinsiyetine göre üstlendiği rol, bü¬yük oranda çevrenin ve taklit ettiği davranışların et¬kisi altındadır. Onun kendine olan güvenini ve gu¬rurunu desteklerken cinsiyet ayrımı yapmamaya dikkat edin.
Çocuklarınız şefkat gösterdikleri zaman onları övün. Bir başka çocuğa, oyuncağına ya da bir hay¬vana iyi davranmak övülmesi gereken bir davranış¬tır.
Kızınıza ya da oğlunuza fiziksel çaba harcamalarını gerektiren işlerle karşı karşıya kalabilmesi için ge¬niş olanaklar tanıyın.
Kızınızı sürekli, 'Dikkatli ol!' diye uyararak fiziksel aktivitelerden uzak tutmaktan özellikle kaçının.
Çocuğunuza oğlanları ve kızları, erkekleri ve kadın¬ları hem sakin hem de aktif rollerde izleme olanağı sağlayın. İçinde nazik erkek kahramanların sert ka¬dın kahramanlarla birlikte yer aldığı kitapları seçin.
Cinsiyet ayrımı yapmadan duygulan tanımasını sağ¬layın. Her şeyden öte üzgün ve incinmiş bir oğlanın, 'Büyük oğlanlar ağlamaz!' lafını duyması kafasını karıştıracaktır, çünkü ağladıklarını bilir.
Onu överken cinsiyetiyle ilgili kalıplaşmış sözler kullanmaktan kaçının. Bir Kızı tanımlarken 'tatlı' ya da 'şirin' sözcüklerini, bir oğlanı tanımlarken de 'güçlü' ya da 'yakışıklı' sözcüklerini kullanmayın. Kız¬lar da oğlanlar da hem tatlı ve şirin, hem de güçlü ve yakışıklıdırlar. Onlar hakkında olumlu sözlerden olu¬şan geniş bir sözcük dağarcığına sahip olsun.
Ben Olmak Nasıl Bir Şey?
Ben olmak çok eğlenceli. Koşmaya, tırmanmaya, su sıçratmaya ve gülmeye bayılıyorum, çünkü bütün bunları yapabiliyorum. Her gün bedenimin yapabil¬diği şeyler ve kendi kendine ürettiği şeyleri görünce büyüleniyorum. Bir sürü şey yapabildiğimi keşfedince yeni şeyleri denemek istiyorum ve tabi bildiğim şeyleri de tekrar tekrar yapmak istiyorum. Kendime bakmaktan da çok hoş¬lanıyorum. Bir burnumun, kulaklarımın, el ve ayak parmaklarımın olduğunu bilmek heyecan verici. Bütün bunlar herkeste olduğu gibi bende de var, ama herkesinkiyle tıpa tıp aynı değil.
Çocuğunuz İçin Sizden Ayrı Olmanın Anlamı
Çocuğunuzun hareket özgürlüğünü kazanmasıyla sizden ayrı bir birey olduğunu, istediği zaman siz¬den uzaklaşabileceğini fark etmesi aynı zamana rastlar. Bunu fark etmek ona hem keyif ve güç ve¬rir, hem de onun korkmasına ve kendini tüm tehli¬kelere karşı açık hissetmesine yol açar. Bunu siz¬den uzaklaştığında ne kadar uzağa gittiğini fark edip koşarak sizin kucağınıza tırmanmasını izlerken açıkça görebilirsiniz. İhtiyacı olduğunda yakınında olduğunuzun güvencesini hissetmek ister. Yeni keşfettiği bağımsızlığının sınırlarında gezinmekle sizin güven veren varlığınızdan fazla uzaklaş¬mak istememesi arasında yaşadığı çatışma nede-niyle 18 ay civarında kısa süreler için dahi olsa siz¬den ayrı kaldığında duyduğu endişenin arttığını fark edeceksiniz. Bu, çocuğunuzun yaşaması gereken normal bir aşamadır; heyecanla korkuyu bir arada hisset-mesinin anlamını çözmeye çalışmaktadır. Ayrılıktan dolayı duyduğu endişenin yanında istediği bir şeyi elde edemediği zaman daha çok ısrarcı ve ağlayıp sızlayan bir çocuk haline gelmiş olabilir. Ufak çarp¬malar anormal bir acı vermeye başlar ve bir şey kı¬rıldığında ya da ortadan kaybolduğunda kendini mutsuz hissedebilir.
Bağımsız bir birey olmak için çaba harcarken ka¬lıcı sınırlar çizmenin ona daha çok yardımı dokuna¬caktır. Kendini güçlü hissetse de bu güç onu korku¬tabilir. Yaptığı şeyleri kontrol altında tutmak ister, ancak henüz muhakeme yeteneğine sahip değildir. Zamanla çocuğunuz onu size bağlayan ipleri ters yöne çekmeye başlayacak ve kendi yolunu bulacak¬tır. Sizin verdiğiniz güveni hissettiği sürece geçiş aşaması mümkün olduğunca yumuşak olacaktır.
Konular
- Çocuklarınıza Dürüstlüğü ve Sorumluluğu Öğretmek
- 1-3 Yaş Bebek Gelişimi
- Çocuklar İçin Oyuncak Seçimi ve Önemi
- Çocuğunuzu Yetiştirmek (12- 24 Ay Arası)
- Kaka Yapmak Hakkında Konuşmak
- Bebek Eğitimi ve Gelişimi
- Bebek Eğitimi Gerçekten İşe Yarar mı?
- Bebek Molaları
- 0-3 Yaş Arası Çocuk Gelişimi Basamakları
- Emeklemeye Başlamak
- Bebeklerde Saç ve Tırnak Bakımı
- Çocuklarda Diş Gıcırdatma
- Çocuğunuz ve Tuvalet Eğitimi
- Refleksler ve Hareket Gelişimi
- Oyunun Gücü
- Okul Öncesi Çocuklarında "Hiper"aktivite
- Çocuklarda Doğruluk Gereksinimi Duyma
- Üç-Dört Yaşındaki Çocuğunuzun Gelişen Bağımsızlığı
- Üç-Dört Yaşındaki Çocuğunuzun İletişim/Konuşma Becerisi
- Üç-Dört Yaşındaki Çocuğunuzun Davranışı
- Üç-Dört Yaşındaki Çocuğunuzun Kişiliği
- Çocuklar ve Bağımsızlık İstekleri
- Çocuklarda Korku Duyma
- Çocuk Gelişiminde Psikolojik Yaklaşımlar
- 3-4 Yaşındaki Çocuklarda Bağımsızlık ve Korunma İkilemi
- 3-4 Yaşındaki Çocuklarda Hayali Arkadaşlar
- Üç-Dört Yaşındaki Çocuğunuzun Hayal Dünyası
- Üç-Dört Yaşındaki Çocuğunuzun En Bilindik Korkuları
- Çocuklarda Görülen Agresif Davranış Problemleri
- Çocukları Tehdit Ederken Dikkat Edin!