Üç-Dört Yaşındaki Çocuğunuzun En Bilindik Korkuları

Bu yıl pek çok alanda, çocuğunuz fizik¬sel ve zihinsel olarak çok daha olgun ola¬caktır. Hatta kimi günler, bazı olgunlaşmamış duygusal davranışları da olmasa onun ne kadar küçük olduğunu unutabilirsiniz bile. Kendini kolayca sakinleştirmek ya da yumrukları yerine kelimeleri kullanmak gibi pek çok duygusal ilerleme kaydetmesine rağmen hâlâ küçük bir çocuk olduğunu kanıtlayacak pek çok davranış sergiler; özellikle de korktukları zamanlar. Bu korkuların çoğu da birden ortaya çıkabilir. (Hat¬ta daha önce hiçbir şeyden korkmayan bir okul öncesi çocuğu bile korkaklaşabilir.) Gün bo¬yunca bir böcekten gölgeye kadar her şey ona korku verebilir.

Bir ebeveyn olarak, çocuğunuzun korkuları aklı¬nızı karıştırabilir. Bir yaşında bir çocuğun ilk defa köpek gördüğünde çığlık atmasına şaşırmayabilirsi niz. Ama büyük köpeğinizle birlikte büyümüş 4 ya¬şındaki çocuğunuz elini koklamaya çalışan küçük bir köpekten korkup çığlık atar ve arkanıza sakla¬nırsa bu sizi epey şaşırtabilir. Aslında çoğu zaman epey cesur davranışlar sergilerler ve "Bak, nasıl atlıyorum?", "Gördün mü, tişörtümü nasıl giydim?" ya da "Bak, adımı yazdım." gibi cümlelerle kendile¬rini ifade ederler. Utangaç çocuk ortaya çıktığında cesyr ve girişken olanı nereye gidiyor acaba? Ger¬çek şu ki, her ikisi de küçük çocuğunuzun bede¬ninde kendine bir yer açmak için savaş vermekte¬dir. Bir an her şeyi yapabilir, diğer bir anda ise dün¬yanın büyüklüğünden korkabilir. Bu yaştaki çocuklarda tutarlı olan tek şey tutarsızlıklarıdır. Bu yüz¬den neyin korkutucu olduğuna ya da neyin korku¬tucu olmadığına dair kavramlarınızı bir kenara bıra¬kın ve çocuğunuzun nelerden korktuğunu söyle¬mesine izin verin. Sonra ona ihtiyacı olan güveni ve rahatlığı vermek için elinizden geleni yapın. Kısa bir süre sonra tuhaf ve temeli olmayan korkulardan kurtulacaktır (örneğin, banyonun gündüz bile kor¬kutucu olduğu), daha güçlü ve kendine daha çok güvenen tarafı ortaya çıkacaktır. Yuvadan ayrılıp okula başlama aşaması için bu doğru bir zamanla¬madır.
Dünyanın Boyutunu ve Karmaşıklığını Anlamak
Çocuğunuzun dünyadaki farklı insanları, yerleri ve nesneleri tanımasını izlemek %90 eğlenceli bir de-neyimdir. Bir çocuk hayatı tekrar sihirli bir biçimde görmenizi sağlayabilir. Ama aynı zamanda tanıması gereken şeylerin çokluğu ile savaşmaya başladığı zaman, kendisinin ve sizin ne kadar küçük olduğu¬nu fark edecektir. Etrafında tanımadığı pek çok in¬san ve gitmediği pek çok yer bulunmaktadır. Yeni bir yere gittiğinizde ve özellikle de tam adresi bul¬makta zorlanırsanız, çocuğunuz endişelenebilir. Pa¬nik içinde, "Kayıp mı olduk?" diye sorabilir. Yetiş¬kinlerin deneyim ve görüş açısına sahip olmayan bir çocuk, sokak tabelalarını da okuyamadığı için dünyayı korkutucu derecede büyük, heybetli ve kaybolması kolay bir yer olarak algılayabilir.

Bir yaş civarı çocuklar sadece ailesini, evini, ma¬navı veya çocuk bakıcısını bilir, ama okul öncesi çocuklar kendi sınırlarının dışına çıkabilen entelek¬tüel yeteneğe sahiptirler. Öğretmenini okulda gör¬düğünü bilir, ama öğretmeninin okul dışındaki ha¬yatının, evinin ve ailesinin de farkındadır. Göreme¬diği şeyleri düşünebilme yeteneği sayesinde pek çok olasılıkla yüz yüze gelebilir ve bu olasılıkların bazıları da onun için korkutucu olabilir. Örneğin, birlikte olduğunuzda onu her şeyden koruyabildiği¬niz halde, sizin aynı anda her yerde olamayacağını¬zı fark edebilir. Onu okulda ya da bakıcı ile evde bı¬rakabilirsiniz. Hatta bir mağazada görüş açısının dı¬şına çıkabilir ya da bahçede oynaması için tek başı¬na bırakabilirsiniz. Onu korumak için her zaman ya¬nında olamayacağınızı fark ederek bir süre kendini güvensiz hissedebilir, ama bu güvensizlik bakıcıla¬rına güvenmeye başlayana kadar sürer.

Çocuğunuz tehlike kavramını da öğrenmeye baş¬lamıştır. Bazı şeylerin tehlikeli olduğunu, hem siz¬den duymuştur hem televizyondan görmüştür hem de şahsen tehlikeli şeylerin olabileceğine tanık ol¬muştur. Durumun önemini henüz kavrayamasa da yetişkinlerin bir araba ya da uçak kazası haberini duyduklarında dehşet içinde kaldıklarını görmüş¬tür. Okul öncesi çocuklar etrafta korkulacak çok fazla şey olduğunun farkında olmalarına rağmen hangilerinin gerçek bir tehdit içerdiğini bilemezler. Bu yüzden yetişkinlere tamamen zararsız görünen pek çok nesneden, yerden ve olaydan korkarlar. Bazı korkuları onu korumada yararlı olacaktır, çün¬kü artık tek başına etrafta dolaşmaya başlamıştır. (Örneğin, caddelerdeki arabaların sesinden korka- bilirler, bu da onların caddeye doğru fırlayan bir to¬pun arkasından gitmemelerini sağlar.) Diğer korku¬ları ise bağımsızlığında sizin yardımınızla yenmesi gereken küçük engellerdir. Okul öncesi çocukların korktuğu şeyler listesinden bazıları şunlardır:
Karanlık. Karanlık korkusu bu listenin en başında gelir. Ve bunun iyi bir nedeni vardır. Küçük çocuk¬ların hayal götü çok geniştir ve gecenin karanlığın¬da bu hayaller çılgınlaşabilir. Büyük bir yatakta tek başına yatan küçük bir çocuk için her sesin, gölge¬nin ve şeklin endişe verici bir anlamı olabilir. Ani¬den odanın bir köşesinde cadılar belirebilir, sandal¬ye bir cine dönüşebilir ya da rüzgârın uğultusu dışa¬rıda saklanan kötü adamların sesi olabilir.
Küçük beyinler, özellikle yorgunken karanlık korkusuna yenik düşebilirler ve bu durum da genellikle gece yattıklarında ortaya çıkar, neredeyse gündüz cesaretinin akşamüstü güneşi ile birlikte yok oldu¬ğunu ve çocuğunuzun daha duyarlı ve korkulara açık bir hale geldiğini görebilirsiniz. Yatmadan önce banyo yapmak ya da biraz kitap okumak gibi rahat¬latıcı şeyleri düzenli olarak gerçekleştirmek, çocuğu¬nuza fazladan güven sağlayabilir. Ayrıca bu zor aşa¬mada korkularını azaltmak için onun yanında olup destek verebilirsiniz. Size bir ipucu: Yatağın altında ya da dolabın içinde canavarlar aramaya fazla za¬man ayırmayın, çünkü bu, çocuğunuzu bu canavar¬ların varlığına inandırabilir. Bunun yerine geceleri kendini güvende hissetmesini sağlayacak yöntemler bulun. Bir gece lambasını açık bırakabilirsiniz. Yata¬ğının yanında bir fener ya da alüminyum folyodan ya¬pılmış bir kılıç bulundurmasına izin verebilirsiniz. Böyle küçük ve yaratıcı önlemler çocuğunuzun bu tür korkularla kendi başına başa çıkmasını sağlar.

Rüyalar. Gün boyunca çocuğunuz, "Rüyalar gerçek değil. Sadece kafanın içinde oluyorlar." diyebilir. Ama gecenin yarısında, bir kâbusla uyandığında gündüz ki kadar emin olmayabilir. Çünkü bu yaşlar¬daki çocuklar hâlâ gerçekle hayali birbirinden ayıra¬mazlar. Rüyalar görüldükten hemen sonra gerçek zannedilebilir. Çocuğunuz kötü bir rüya ile uyanırsa ışığı açarak onu gerçeğe yönlendirebilirsiniz. Böylece aslında cadının zindanında değil de kendi odasında olduğu¬nu ve korkacak bir neden olmadığını görür. Ona bir bardak su ya da süt içirebilir ve sarılması için tüylü bir oyuncak hayvan verebilirsiniz. Korkusunun çok fazla üstünde durmayın, ama ihmal de etmeyin. Kâ¬buslar bu yaştaki çocuklar için epey gerçek olabilir. Çocuklar uyku zamanı geldiğinde, "Korkuyorum!" diye tutturup bunu uyumamak için kullansalar da genellikle bir çocuğun gece yarısı korkuyla uyanma¬sı sahte olamaz. Kendinizi çok yorgun ve ilgi gösteremeyecek bir halde hissederseniz, bir yetişkin ola¬rak size bile korkunç gelen rüyalarınızı aklınıza getirin. Ve daha sonra uyandığınızda bu rüyanın ger¬çek olmadığına yüzde yüz emin olamamanın hisset-tireceklerini düşünün.

Can acısı. Okul öncesi çocuklar kendilerini farklı bir birey olarak gördükleri için bedenlerini de sahiplenirler. Bu sahiplenme ile birlikte canlarının acıma¬sından endişe duyarlar, çünkü düşmenin can acıtıcı olduğunu bilecek kadar çok düşmüşlerdir. Büyük bir olasılıkla araba çarptığı ya da düşerek kolunu, bacağını kırdığı için canı acıyan insanlar hakkında hikâyeler de duymuştur. Yetişkinleri bile endişelen¬diren bu tür hikâyeler çocuklara çok korkunç gele¬bilir. Çünkü henüz böyle ciddi yaralanmaların han¬gi şartlar altında olabileceğini anlayamazlar. Bu yüz¬den, kendi canının acıma olasılığından duyduğu en¬dişe gayet doğaldır. Bahçede ya da parkta oynarken daha dikkatli olabilir ve "can acıtan şeyler" üstüne bir sürü soru sorabilir. Bunlar kişisel güvenliğin na¬sıl olacağını ve neden gerekli olduğunu tam olarak kavrayana dek sürer. Sizin onu gözleyip koruduğu¬nuzu bilmesini sağlamak korkularını hafifletir, ama yine de cesaret ile utangaçlık arasında bocalarsa fazla şaşırmayın.
Kan. Yaralanmaktan korkmanın paralelinde kan korkusu gelir ve bir damla kandan bile korkabilirler. Okul öncesi çocuklar kanın ciddi yaralanmalar¬la bağlantılı olduğunu bilirler, bu yüzden kendilerinde kan gördüklerinde paniğe kapılırlar ve korkunç bir şekilde yaralandıklarını sanırlar. Hatta içindeki¬lerin dışarıya çıkacağını bile düşünebilirler. Çünkü kan bedenin içinde bulunur. Sonuç olarak sıyrılmış dirsekler ve dizler birkaç yıl daha dramlar yarata¬caktır, ta ki çocuğunuz böyle küçük miktardaki ka¬nın çabuk kabuk bağlayacağını ve kısa sürede iyile¬şeceğini anlayana kadar. Kan görünce çocuğunu¬zun çığlıklar atabileceğini bilmek, paniğe kapılma¬nızı ve küçük yaralanmalar sonucu acil servise git¬meye gerek olup olmadığını düşünmenizi önler. Yi¬ne de evde sargı bezi ve yara bandı gibi gereçler bulundurmayı ihmal etmeyin. Hafifçe yaralanmış bir çocuğu sakinleştirmek için yarayı çabucak ve paniğe kapılmadan sarmalısınız.

Kırılmış nesneler. Yaralanma korkusu okul öncesi çocuklarda yer edebilir ve bir bütün oluşturmayan her şeyden korkabilirler: Çentikli bir tabak, bacak¬sız bir bebek ve hatta kesilmiş bir doğum günü pas¬tası ya da yarım kalmış bir yap-boz bile onları kor¬kutabilir. Bir çocuğun bakış açısından herhangi bir kusur gerçek bir tehdit olarak algılanabilir. Çünkü okul öncesi çocuklar oyuncaklar, hayvanlar ya da giysi gibi şeylere yetişkinlerden daha kişisel bir an¬lam verebilirler. En sevdiği tüylü dolgu hayvanının ya da bebeğinin bir yerine zarar gelmesi okul önce¬si çocuğunu çok üzebilir. Çünkü bazı özel oyuncak¬lara daha faza ilgi duyabilirler. Bu yüzden kırılan özel oyuncakları elinizden geliyorsa çabucak tamir edin. Eğer yapamıyorsanız, anlayışlı olun, ona gü¬ven verin ve kendinizi onun yerine koyun: Cansız olarak gördüğünüz bir nesne çocuğunuzun en ya¬kın arkadaşıdır.
Farklı görünen ve davranan insanlar. Kalabalık ve büyük bir şehirde yaşamıyorsanız çocuğunuz çoğunlukla tek bir etnik geçmişe sahip insanlara alışkan olacaktır. Örneğin, tekerlekli sandalyede otu¬ran birisini hiç görmemişse, sessiz bir meraklılıktan kulak tırmalayıcı çığlıklara kadar her tür davranışı sergileyebilir. Bu tür kırıcı davranışları önlemek için çocuğunuzu huzursuz olduğu kişiyle konuşmaya zorlayarak durumu daha da kötüleştirmeyin. Ama daha sonra kişisel farklılıklar üstüne onunla konu¬şun. Konuşmanızı renklendirmek için farklı etnik kültürlere ait ve farklı fiziksel görünüşleri olan in¬sanların bulunduğu kitaplar da kullanabilirsiniz. İn¬sanların farklı şekillerde ve ölçülerde olabileceğini anlatarak bu tür korkular kolaylıkla giderilebilir.
Yabancılar. Önünüzdeki iki yıl içinde bir zaman çocuğunuz dünyada tanıdığından çok daha fazla insan olduğunu fark edecektir. Ve bu tanımadığı yabancı¬lardan bazılarının kötü adamlar olabileceğini düşünmesiyle birlikte endişe ve güvensizlik hissedebi¬lir (siz her zamanki gibi onu korusanız da). Hatta so¬kakta gördüğü her insanın yabancı olup olmadığını sorma evresine bile girebilir. Toleranslı olun, çünkü sadece durumu anlamaya çalışmaktadır. Çocuğu¬nuzun içinde filizlenmeye başlayan yabancılardan korkma duygusunu çoğu insanın iyi ve yardımsever olduğunu anlatmaya çalışarak dengeleyin.

Değişik hayvanlar. Şimdiye kadar çocuğunuzun hayvanları ve özellikle evcil hayvanları sevdiğini şüphesiz fark etmişsinizdir. Bunun nedenini anlamak zor değildir: Hayvanlar yetişkinlerin dediklerini yapan küçük ve şirin yaratıklardır. Ama bu yaşlarda çocuklar hayvanların beklenmedik hareketler yapabileceklerini de fark etmeye başlarlar. Köpekler ısı¬rır, kediler tırmalar. Bir yetişkinin mantıksal yetene¬ğinden yoksun olan çocuklar (köpek kuyruğunu sallarsa dosttur), tanımadıkları yaratıklarla karşılaşın¬ca korkabilirler. Bu aşamada hayvanlar hakkındaki bilgilerinizi anlatarak ona yardımcı olabilirsiniz. "Sevilmek istediğini belli etmeyen hayvanlara yak¬laşma." "Bir köpek hırlıyorsa ya da kedi tıslıyorsa ondan uzak dur.", "Hayvanın dost olup olmadığını her zaman sahibine sor." Ayrıca çocuğunuza evcil bir hayvanın nasıl okşanacağını, onunla nasıl konu¬şulacağını gösterin ve onun da yapmasını isteyin, ama zorlamayın. Hayvanlarla ilgili kitap okuyun ya da hayvan satılan bir dükkâna götürmeyi deneyin. Korktuğu hayvanlara yavaş yavaş yaklaşmasını sağ¬lamak korkusunu ortadan kaldırmanın en iyi yolu¬dur.

Eşinizle yaşadığınız tartışmalar. Bu yaşta çoğu ço¬cuk bazı ebeveynlerin boşandığını anlayabilir. Anne ve babası artık aynı evde yaşamayan arkadaşları olabilir ya da sadece annesiyle veya babasıyla otu¬ran bir çocuğu televizyonda görebilir. Çocuğunuzun boşanma ile ilgili bir bilgisi olmasa bile aile kavga¬ları ve tartışmaları onu endişelendirebilir. Bu korku onda başlangıçtan beri vardır; terk edilme, yalnız bı¬rakılma, sevgisiz ve ilgisiz kalma korkusunu alevlen¬dirir. Sonuç olarak, çocuğunuzun korkularına duyar¬lı olmanız ve eşinizle tartıştıktan sonra endişelerini gidermek için onunla konuşmanız önemlidir. Çocuğunuzun önünde tartışmaktan kaçınmanıza gerek yok (ama elbette sağlıklı bir tartışma olmalıdır, bir¬birinize hakaretler etmemelisiniz, çünkü çocuğunuz dikkatle sizi dinlemektedir ve kavga etmeyi sizi sey¬rederek öğrenmektedir). Barıştığınızı da görmesini sağlayın ve birbirini seven insanların da bazen tar¬tıştığını anlatın.